top of page
  • Yazarın fotoğrafıBurçak TEMEL

PANDEMİ DÖNEMİNDE DİJİTAL EĞİTİM VE DİJİTAL VATANDAŞLIK


Covid-19 pandemisi tüm dünyayı etkisi altına alan bir hastalık olarak, yalnızca sağlık sektörü alanında değil aynı zamanda iletişim, eğitim, iş dünyası ve toplumsal yaşamın pek çok alanında yaşam biçimlerini değiştiren dönüşümlere sebebiyet vermiştir. Covid-19’un neden olduğu yeni yaşam biçimleri, önceden benimsenmiş olan pek çok alışkanlığın, yaşam düzeninin ve iletişimin dönüşüme uğrayarak yeni biçimlerin, yeni düzenin ve yeni bir dijital çağın oluşumunu sağlamıştır.



Bu süreçte bir anda eğitimde de bir sürü yöntem ve alışkanlıklar değişti. Eskilerinin yerine yenileri geldi. Teknoloji eğitimde yardımcı unsur olarak kullanılırken bir anda ana unsur oldu. Bu ani gelişmenin ardından anaokulundan başlayarak, ilkokul, ortaöğretim ve üniversiteler bir hafta gibi kısa bir sürede hızla uygulaya geldikleri sistemi değiştirip ekranlar aracılığıyla uzaktan dijital eğitime geçti. Örgün öğretimdeki sınıflar sanal uygulamaları ile yer değiştirerek ekranlar aracılığıyla simüle edilmeye başlandı. Gerçek sınıflar yerine işlemsel ikizi devreye girmişti ve sanal sınıflardan oluşan simülasyon evreninde teknoloji kullanımı test edilmeye başlandı. Bu dönemde öğrenciler oyun oynadıkları yada boş vakitlerini değerlendirdikleri ekranları eğitim amaçlı kullanır olmuşlardı.⁵ Ters-Yüz (Flipped Classroom) Eğitim modeli, Harmanlanmış öğrenme modeli… gibi birçok eğitim teknik ve yöntemi çok daha kolay ve efektif uygulanır oldu. Tabii bunun yanında, yüz yüze eğitimin daha önceden çok da farkında olmadığımız yararlarını anladık.


Birçok ulusal ve uluslararası eğitim camiası, online (Çevrimiçi) eğitimlere yönelmek zorunda kaldı. Ne de olsa eğitim hakkın hem çocuk haklarının hem de insan haklarının vazgeçilmez bir maddesi. Dijital ortamda eğitime yönelinmesi beraberinde bir sürü kavram, algılayış, yöntem ve teknik getirdi. Öne çıkan kavramlardan biri de “dijital vatandaşlık” kavramı oldu. Dijital vatandaşlığın dokuz boyutunu (dijital erişim, dijital ticaret, dijital iletişim, dijital okuryazarlık, dijital etik, dijital kanun, dijital haklar/sorumluluklar, dijital sağlık ve dijital güvenlik) iyi bir şekilde nasıl öğrenebiliriz ki öğrencilerimize aktarabilelim? Sorusu ile makaleleri karıştırmaya başladım. Karşıma çok ilginç, bilgilendirici ve önemli bilgiler çıktı. Araştırmalar arasında gezinirken, dijital vatandaşlığın sadece sosyal medyada bir şeyleri paylaşmaktan ibaret olmadığını, çok boyutlu bir durum olduğu ve küçük yaşta çocukların aslında nasıl dijital vatandaş olduğu hakkında bir çok makale ile karşılaştım. Biz eğitmen ve rol model olarak dijital vatandaşlık algısı ve dijital vatandaşlığın dokuz boyutunun ne kadar iyi bilirsek öğrencilerimize de o kadar olumlu yönde destek verebiliriz. Hele ki pandemi sebebiyle dijital ortamda eğitimlerin bu kadar çok arttığı bir dönemde; bu kavram ve algının önemi daha da artmış durumda.³




Yapılan bir araştırmada; “öğretmenlerinin dijital içerik ve teknolojiyi kullanma becerileri ve alt boyutlarına ilişkin görüşlerinin genel olarak yüksek olduğu" ve en yüksek katılımın “Öğrencilerin öğrenmelerini kolaylaştırma ve yaratıcılıklarını teşvik etme” alt boyutu olduğu ve bunu sırasıyla “Mesleki gelişim ve liderlik etkinliklerine katılma”, “Dijital vatandaşlıkta model olma”, “Dijital çağa uygun öğrenme ortamları ve değerlendirme etkinlikleri tasarlama ve geliştirme” boyutları izlerken en düşük katılımın ise “Dijital çağın çalışma ve öğrenme anlayışına öncülük etme” alt boyutu olmuştur. Ölçeğin geneline ve alt boyutların tamamında “Katılıyorum” düzeyinde bir katılımının olmasından öğretmenlerin kendilerini dijital içerik ve teknolojiyi kullanma becerileri anlamında genel itibariyle yeterli gördükleri sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmenlerin dijital içerik ve teknolojiyi kullanma becerileri Görüşlerinin onların kişisel özelliklerine göre durumu incelendiğinde ise; cinsiyet, eğitim düzeyi, kıdem, aylık gelir düzeyine göre anlamlı farklılık olmadığı görülmüştür. Ancak; çocuk sayısı ile yükseköğretim öncesi yaşanılan yere göre anlamlı farklılık olduğu görülmüş.”²


Uzaktan eğitimin (dijital ortamda eğitimin) tarihçesine baktığımızda, uygulamanın ilk örneği 1700’lü yıllara kadar dayandığı görülmektedir. 20 Mart 1728 tarihli Boston gazetesi haber ilanında

bahsedildiği görülmektedir (Ak, Oral ve Topuz, 2018; Çoban, 2012; Fogolin, 2012; wikipedia.org). 1843 yılında ise mektupla öğretim için University Correspon-dence College kurulmuştur (Arat ve Bakan, 2011). 1920’lerde ise ABD’de radyo yayını ile ilk eğitsel program yapılmıştır (Uşun, 2006).

Türkiye’de 1927 yılında uzaktan eğitim ile halkın okuryazarlığını artırmak maksadıyla ilk adımların atıldığı görülmektedir (Arar ve Çakmakçı, 1999; Kaya ve Odabaşı, 1996). 1982 yılında Anadolu Üniversitesine resmi olarak açık öğretim yapma görevi verilmiştir (Bozkurt, 2017; Çelik ve Çukadar, 2003). 1990 yılların başından itibaren internetin kamudaki kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte uzaktan eğitim uygulamaları çok daha kapsamlı bir hal almıştır (Timisi, 2003). Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü (YEĞİTEK) 2012 yılında Eğitim Bilişim Ağı (EBA) tasarlamıştır. 1 Aralık 2016 tarihinde EBA güncellenerek, yeni sürümü ile yayına başlamıştır (YEĞİTEK, 2016). 30 Nisan 2020 tarihinden itibaren de sisteme canlı ders uygulamaları eklenmiştir (YEGİTEK, 2020).



İlgimi çeken bir diğer araştırma da ortaokul öğrencileri ile Fen Bilimleri dersi özelinde yapılmış.

Araştırmanın sonucunda “Öğrenciler, süreçten dolayı uzaktan eğitimi yararlı bulduklarını ve uzaktan eğitim ile yapılan derslerin fen konularını tekrar edip pekiştirmelerini sağladığını, ancak uzaktan eğitim ile deney yapamamanın da büyük bir eksiklik olduğunu belirtmişlerdir."


Bu nedenle okulda birebir yapılan eğitimler ve deney yapmanın konuları daha iyi kavramalarına, derse motive olmalarına, derslerin eğlenceli geçmesi ve sosyalleşmelerine sebep olması bakımından okuldaki eğitimi tercih ettiklerini vurgulamışlardır. Uzaktan eğitim sürecinde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Eğitim Bilişim Ağı (EBA) platformuna canlı ders uygulaması eklenmiştir. Öğrenciler bu uygulama sayesinde kendilerini okuldaymış gibi hissettiklerini ve çözemedikleri soruları anında sorabilme olanağına sahip olduklarını ifade etmişlerdir. Ancak uygulama yeni olduğundan dolayı bazı teknik sorunlardan dolayı geliştirilmesi gerektiğini de ifadelerine eklemişler.” ⁴


Pandemi döneminde eğitim” sözcükleri ile araştırma yapınca yerli, yabancı bir çok makaleye ulaşmak mümkün. Ben gözüme çarpan, olumlusuyla, olumsuzuyla, farklı yönlerden ele alınışları ile birbirinden farklı makaleleri inceleyerek size derlemeye çalıştım. Geriye okumak, araştırmalar hakkında konuşmak ve daha çok araştırmak kalıyor.


Keyifli okumalar dilerim...




KAYNAKÇA



90 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page